<H1>
Kitabı çok beğendim. Aldığı ödülleri sonuna kadar hak ettiğini düşünüyorum. Kitapta otizimli bir çocuk ve çocuğun yaşadıkları anlatılıyor. Yazar, dili basitleştirerek kullanmış ve bunu ustalıkla yapmış. Sanki gerçekten öyle bir çocuk yazmış hissine kapıldım. Çok başarılı buldum. İsmine ve kapağına bayıldım. Kitapla bire bir örtüşüyor.📌Bence asal sayılar hayata benziyor.Çok mantıklılar ama asla kurallarını çözemiyorsun, bütün vaktini onları düşünerek geçirsen bile.📌Sadece bugünü düşün.Olan şeyleri.Özellikle de olan iyi şeyleri.📌İnsanlar her zaman doğruyu söylemen gerek der.Ama bunu gerçek anlamda kullanmazlar çünkü yaşlı insanlara yaşlı olduklarını, kötü kokanlara kötü koktuklarını ve yetişkin biri gaz çıkardığında gaz çıkardığını söylemen yasaktır. </H1> |
<H1>
Kitabın içine dalınca bir bakıyorsunuz ki bambaşka bir üslup var karşınızda. Zaten kısacık. Biraz Orhan Gencebay şarkılarından dizeler, biraz Sadri Alışık filmlerinden replikler derken kitap bir anda bitiyor. Elinizde ne sindireceğiniz bir hikaye, ne de üzerinde düşünebileceğiniz bir kurgu kalıyor.Bölük pörçük gibi görünen, "nereden çıktı şimdi bu?" diyeceğiniz düşünceler, devrik cümleler, argo tabirler, hikaye yazmaya çalışan bir yazarın gel-gitleri, bu gel-gitler arasında zedelenen ilişkisi, yazarın karakterleri ile yaptığı pazarlıklar ve kendi kendine konuşmaları. Üslup farklı. Ben çok sevemedim zira zorlaştırıyor kitabın okunmasını. 📌Zaten bu hayatta, her zaman bir şeyler eksikti. Ya da bana öyle gelirdi.📌Film bitmiş de, herkes salondan çıkarken, aklı son sahneye takılı kalmış, koltuğuna çakılı adam ruhuyla baktım.📌Bir şeyin gerçekte öyle mi olduğu yoksa bana mı öyle geldiği konusu her zaman kafamı karıştırırdı. </H1> |
<H1>
Haftasonu için türk kahvesi gibi bir kitap yorgunluğunuzu alır, dinlendirir ve sizi kendine bağlar. Canınız ara ara açıp okumak isteyecektir :) Kitap alışılmışın dışında bir düzende iki farklı günlükten oluşuyor. Yani sol sayfalarda Ekmel beyin, sağ sayfalarda da Derya' nın. Günlükler, iki insanın karşılaşması, kendileriyle yüzleşmesi ve birbirlerinin hayatlarında kendilerini sorgulamaları aslında. Beni Ayfer Tunç' a hayran bıraktı. 📌İki kelimeli korkunç bir cümle bu: vakit geçer!📌... Pazar günleri, hayatın intikam günleri. Neşeli başlasın ve öyle geçsin diye gayret edildikçe insanı koyu bir yalnızlığa, anlaşılmaz bir kedere iten günler.📌Emin olmasam da' hayat bir iz bırakmaktır' diyebilirim.mezar taşı bir iz sayılır mı, emin değilim. Razı olan için mezar taşı bir izdir. Ben razı değilim.gerçi elimden ne gelir?📌İnsan eşya almayı sevmese de boşluklar zamanla doluyor, sonra bir bakıyor, teslim etmiş kendini eşyalara </H1> |
<H1>
Bu ay çok fazla kitap aldığım için başka kitap almayı düşünmüyordum ama uzun zamandır istediğim Fahrenheit 451' in 9.90 olduğunu duyunca soluğu D&R da aldım. Baktım kalmamış. Neyse kısmette yokmuş canım diye kendimi teselli ettim. Gelmişken şöyle bi bakıp çıkıyım bari dedim. Çıkacakken standa son bi kez baktım belki başka bir kitap bulurum diye. O sırada arada bir yere saklanmış iki tane Fahrenheit 451 görünce sevinçten hemen kitaplara sarıldım. Tam o anda kuzenimde istediği Marslı' yı başka bir kitabın altında bulmuş. Hemen alıp uzaklaştık </H1> |
<H1>
Tek kelimeyle harikaydı. Kitap okurken ölen bir kadın, ona ölümünden sonra gelen bir kitap ve bu kitabı araştıran meslektaşının sizi merakla kendine çeken öyküsü. İsmi ve kapağıyla bire bir örtüşen kitap Şubat ayıma iyi bir başlangıç oldu. Kitaplığımı oluşturmak istediğim şu günlerde beni fazlasıyla etkiledi. Kitaplarına aşkla bağlı olanlar mutlaka okumalı. </H1> |
<H1>
📌İnşa edilmiş bir kütüphane, yaratılan bir hayat demektir; yığılmış kitaplar toplamı değildir asla. </H1> |
<H1>
Kitap Ş/ imdi, Hani, Hayal ile Gerçek ve Şiir ile Felsefe üzerine dağınık notlar olarak üç bölümden oluşuyor. Yazar genel olarak hayatın anlamını bulmaya yönelik düşüncelere sevk etsede inceden inceye nasihatler veriyor okuyucuya .Ben en çok son bölümü sevdim. Felsefe ve şiiri üzerine aldığı notlar gerçekten çok değerli. Düşünce kitabı olan Hani' nin cümleleri çok basitmiş gibi dursada satırları birleştirerek değilde ayrı ayrı okuduğunuzda da çok farklı anlamlar çıkıyor yani hayli derin. Okurken biraz yoruyor. Çünkü okuyup geçmek değilde üzerine düşünmek istiyorsun bazı cümleleri defalarca okuyorsun ufkunda açılıyor. Puanım: 5/5 </H1> |
<H1>
📌Hani çiçekler vardır --- sanırsın hep tomurcuk kalacaklar (öylesine uzun sürmüştür ki gelişmeleri, serpilmeleri, olgunlaşmaları) ; oysa, gün gelir, inanamadığın bir hızla, pırıl pırıl açılıverirler ya --- işte, öyle: birdenbire geliverir yaşamının anlamı.📌Gerçeklik, kendisine uymayan hayallere karşı hep acımasızdır---dolayısıyla hayaller de hep acılı...📌Sahicilik---dürüstlük---noktanı çok dikkatle belirlemelisin yeniden: Özgürlüğün de buna bağlı şimdi --- amaçlarının gerçekleşmesi --- senin gerçekleşmen --- de : doğru ve doğruluklu --- sadık olabileceğin nokta ------ kendine ve yaşamının anlamına </H1> |
<H1>
Puanım:5/5 </H1> |
<H1>
📌Senin bu kadar mutlu olmana, ancak senden bir şey almaya hazırlandıkları zaman izin verirler.📌Yeniden iyi biri olmak hala mümkün.📌Sonradan bulduğun bir şeyi yitirmek, her zaman daha zordur.📌Vicdanı olmayan, iyiliği bilmeyen bir insan acı çekemez📌Afganistan'da çocuk çok ama çocukluk yok </H1> |
<H1>
📌 Şimdi, mollalar ne derse desin, yalnızca tek bir günah vardır, tek birgünah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir.Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun. </H1> |
<H1>
Kitap tek kelimeyle mükemmeldi. Beni büyüledi. Stefan Zweig'in okuduğum ilk kitabı ama diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorım. Hayran oldum diyebilirim. Uzun öykü olan kitabı ilk sayfasından itibaren hiç sıkılmadan okudum hele hele son sayfalarında öyle heyecanlandım ki anlatamam. Kesinlikle okunması gerektiğini düşünüyorum. Okuyun asla pişman olmazsınız. </H1> |
<H1>
Puanım:5/5 </H1> |
<H1>
📌Bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapamaz. </H1> |
<H1>
📌Bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir. </H1> |
<H1>
📌Dizleri titremeye başladı: BİR KİTAP! Dört aydır elime kitap almamıştım ve içinde insanın ard arda sıralanmış sözcükler, satırlar, sayfalar ve yapraklar görebileceği, başka, yeni, şaşırtıcı düşünceleri okuyabileceği, tanıyabileceği, beynini alabileceği bir kitabın hayali bile insanı hem coşturuyor hem de uyuşturuyordu. </H1> |
<H1>
Düşünceye sevk eden kitap defalarca okunacak nitelikte. Her konu hakkında farklı düşüncelere sahip oluyorsunuz ve bakış açınız şekilleniyor. Kitap hakkında biraz fazla yazdım çünkü herkes okusun istiyorum. Ben sadece konu başlıkları olan soruları yazdım fakat soruları soranlar da bir o kadar manidar.#Ermiş hakkında: El Mustafa (ermiş), on iki sene kaldığı Orphalese şehrinden ayrılmak üzeredir. Ancak gemisine binmeden önce halkına veda konuşması yapar ve onların “bize bizi göster, doğum ve ölüm arasında ne varsa sana gösterilen, bize anlat” (s.5) isteklerine göre onların sorularını cevaplar.Toplam 26 tane konu hakkında konuşur. İlk soru, ‘aşka dair’dir. İkincisi, ‘evliliğe dair’dir Üçüncüsü, ‘çocuklara dair’dir.Dördüncüsü, ‘vermeğe dair’dir.Beşincisi, ‘yemeğe ve içmeğe dair’dir.Altıncı soru ‘çalışmaya dair’dir. Yedinci soru, ‘sevinç ve kedere dair’dir Sekizincisi, ‘evlere dair’dir.Dokuzuncu soru ‘giysilere dair’dir.Onuncusu, ‘almaya ve satmaya dair’dir.On birinci ‘suç ve cezaya dair’dir.On ikincisi, ‘yasalara dair’dir.On üçüncü soru, ‘özgürlüğe dair’dir.On dördüncüsü, ‘akıl ve tutkuya dair’dir.On beşinci soru, ‘acıya dair’dir.On altıncı soru, ‘kendini bilmeye dair’dir.On yedinci soru, ‘öğretmeye dair’dir.On sekizinci soru, ‘dostluğa dair’dir.On dokuzuncu soru, ‘konuşmaya dair’dir.Yirminci soru, ‘zamana dair’dir.Yirmi birincisi, ‘iyiye ve kötüye dair’dir.Yirmi ikinci soru, ‘duaya dair’dir.Yirmi üçüncü soru, ‘hazza dair’dir.Yirmi dördüncü soru, ‘güzelliğe dair’dir.Yirmi beşinci soru, ‘dine dair’dir.Yirmi altıncı ve son soru ’ölüme dair’dir. </H1> |
<H1>
Bu sorulardan sonra ermiş, döneceğini söyleyerek gemi ile ayrılır. </H1> |
<H1>
Puanım: 5/5 </H1> |
<H1>
📌Zira aşk nasıl sizi taçlandırırsa öyle de sizi çarmıha gerecektir.Birbirinizi sevin, ama aşkı bir sözleşmeye çevirmeyin. </H1> |
<H1>
📌Neşeniz maskelenmemiş kaderinizdir. </H1> |
<H1>
📌Ve ihtiyaç kaygısı ihtiyacın kendisinden başkasından nedir ki? Kuyunuz dopdoluyken susuzluktan korkmak dindirelemez bir susuzluk değil mi? </H1> |
<H1>
Son zamanlarda okuduklarım arasında favorim oldu. Okurken ağzım açık kaldı. Kurgu mükemmeldi. Aşk, cinayet, polisiye ne ararsan var :) Garanti veriyorum beğenerek okursunuz. </H1> |
<H1>
Puanım: 5/5 ama yıldızlısından :) </H1> |
<H1>
📌Kitaplar aynalardır, içlerinde yalnızca kendi içindekileri görürsün </H1> |
<H1>
📌"İnsanların kendileri için bir şeyler yapmak yerine yaşamlarının her akşam futbol ve pembe dizilerle geçip gitmesini umursamadıklarını, hatta bundan memnun olduklarını, oysa kitapların her birinin kapakları arasında sonsuz bir evrenin keşfedilmeyi beklediğini düşündüm." </H1> |
<H1>
📌Hatırlandığımız sürece hayatta kalırız.📌Bir sırrın değeri onun kimden saklanması gerektiğiyle ölçülür .📌İnsan sonsuz aptallığı gereği ona en çok ne acı veriyorsa onun peşinden gidermiş.📌Bu dünyada mahkemeleri ayakta tutan tek düşünce ön yargıdır.📌İçtenlikle söylemek gerekirse, nefret zamanla öğrenilebilecek bir sanattır. </H1> |
<H1>
“Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu arayıp konuşabilseydim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir.” diyor Holden (kitapta bahsedilen çocuk) </H1> |
<H1>
Yazarı aramak ister miydim? istemiyorum. Çünkü kitabı okumakta çok zorlandım. Elimde günlerce süründü. O yaştaki bir çocuğun uslübu öyle olabilir fakat bu kitap benim için yazılmamış diye düşünüyorum. Kitapta bir olay yok bir başlangıç ya da bitişte yok. Okunmazsa bir şey kaybettirmez. Tavsiye etmiyorum </H1> |
<H1>
Puanım: 2.5/5📌Hayat kurallara göre oynanması gereken bir oyundur.📌Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir.📌Zaten bütün geri zekalılar kendilerine geri zekalı denmesinden nefret eder </H1> |
<H1>
Aborjinlerin yaşayışını ve orta yaşlı bir bayanın onları ziyaretinde karşılaştığı zorlukları anlatan güzel bir kitap. Okurken birçok şey katıyor hayatınıza. Aslında gerçekten de öyle ya dediğiniz cümleler oluyor ve hayatınızı sorguluyorsunuz. Acaba bunları o kadın gerçekten yaşamış mı yoksa kurgu mu diye araştırırken karşıma şu ilginç bilgi çıktı. Kitabın film olması için yayın hakları bir şirkete verilince bir grup Aborjin 1996 yılında ABD'ye gelip film çekimlerini engellemek istedi. Başarılı da oldular.Morgan bu protestocularla tanıştıktan sonra hikâyenin aslında uydurma olduğunu itiraf etti. Daha sonraki baskılarında bu not halinde verildi. </H1> |
<H1>
Puanım: 4.5/5📌Sen birinin canını acıtırsan, kendi canını acıtırsın. Birine yardım edersen, kendine yardım edersin. Kan ve kemik tüm insanlarda bulunur. Farklı olan yürek ve niyettir. 📌Yalnızca son ağaç kesildikten, son ırmak zehirlendikten, son balık yakalandıktan sonra... Ancak ondan sonra paranın yenemeyeceğini anlayacaksınız.📌Insanlar, hoşlarına gitmeyen her şeyi anlamaya çalışmaktansa yok etme yoluna gitselerdi var olamazlardı. </H1> |
<H1>
Öyküyü,Öyküyü, "dünyayı anlatma, görme biçimine en uygun dal" olarak tanımlar Tomris Uyar. Kesinlikle bu sözün hakkını veriyor. Zaten seçimini sadece öyküden yapmış ve az sözcükle çok anlatma ustalığının peşinde koşmuş </H1> |
<H1>
Kitapta 12 öykü bulunuyor. Öyküleri ara ara açıp okursanız güzel ama bir anda okumaya kalkarsanız çok sevemezsiniz. Çünkü hepsi kısa roman gibiler yani bitmemiş ve genelde hikayenin sonuna kadar anlaşılmazlık var. 4.8/5 </H1> |
<H2> Sosyal Medya </H2> |
<H2> Popüler Konular </H2> |
<H2> İzleyiciler </H2> |
<H2> İletişim </H2> |
<H2> Bu Blogda Ara </H2> |
<H2> Bumerang </H2> |
<H4> Neşeli Kitap Vagonu </H4> |
Social
Social Data
Cost and overhead previously rendered this semi-public form of communication unfeasible.
But advances in social networking technology from 2004-2010 has made broader concepts of sharing possible.